İçeriğe geç

ŞOK EDİCİ 2025 KEHANETLERİ: DOLORES CANNON’IN ÖNGÖRÜLERİ VE VEDİK ASTROLOJİDEKİ KRİTİK DEĞİŞİMLER

ŞOK EDİCİ 2025 KEHANETLERİ: DOLORES CANNON’IN ÖNGÖRÜLERİ VE VEDİK ASTROLOJİDEKİ KRİTİK DEĞİŞİMLER

Dolores Cannon Kimdir?

Dolores Cannon, hipnoterapist, yazar ve metafizik araştırmacısı olarak bilinen bir isimdir. 40 yılı aşkın süredir bireylerin geçmiş yaşamlarını inceleyen Cannon, bu süreçte evrenin sırlarına dair derin bilgiler ortaya koymuştur. Çalışmaları sırasında, “Yeni Dünya” ve “Eski Dünya” ayrımı başta olmak üzere, insanların ruhsal yolculuğuna dair çarpıcı kehanetler yapmıştır. Özellikle 2025 yılına dair öngörüleri, dünyamızın hem fiziksel hem de ruhsal boyutlarda büyük bir dönüşüm yaşayacağını işaret etmektedir.

Cannon’a göre, insanlık ikiye ayrılacak: bir grup, yüksek frekanslı titreşimlerle Yeni Dünya’ya uyum sağlarken, diğerleri eski dünyanın düşük frekanslarında sıkışıp kalacak. Bu ayrışma, bireylerin ruhsal evrim seviyelerine göre gerçekleşecek. Yeni Dünya’da sadece pozitif enerjiye ve yüksek bilince yer varken, karanlık ve negatiflikle çevrili bireyler için bu kapı kapanacak.

2025: RUHSAL DÖNÜŞÜMÜN EŞİĞİNDEYİZ! VEDİK ASTROLOJİ VE CANNON’IN KEHANETLERİYLE BİN YILIN EN BÜYÜK GEÇİŞİ

Vedik Astrolojide 2025 yılı, hem bireysel hem de kolektif seviyede büyük dönüşümler vaat eden kritik bir dönemdir. Özellikle Rahu ve Ketu’nun burç değişimleri, Satürn’ün hareketleri ve diğer önemli gezegenlerin birleşimleri, Dolores Cannon’ın öngörüleriyle paralel şekilde, büyük bir dönüşüm yılına işaret ediyor.

RAHU VE KETU’NUN DEĞİŞİMİ: 31 MAYIS 2025

Vedik Astrolojiye göre, Rahu Kova burcuna, Ketu ise Aslan burcuna geçiş yapacak. Bu değişim, bireylerin toplumsal yapılarına ve kişisel yaratıcılıklarına doğrudan etki edecek.

Rahu Kova’dayken insanlık, kolektif bilinci geliştirmek ve daha özgürlükçü sistemler kurmak için büyük fırsatlarla karşılaşacak. Teknolojik gelişmeler hızlanacak, insan hakları ve toplumsal eşitlik konuları daha fazla gündemde olacak. Ancak, Rahu’nun yoğun enerjisi, manipülasyona açık bir dönem yaratabilir.

Ketu Aslan’dayken Kişisel ego ve liderlik anlayışı derin bir dönüşümden geçecek. İnsanlar, artık bireysel gücü toplum yararına kullanma gerekliliğini hissedecekler. Eski otoriter sistemler yerini daha esnek ve yenilikçi liderlik yaklaşımlarına bırakacak.

SATÜRN’ÜN BALIK BURCUNA GEÇİŞİ: 29 MART 2025

Şu anda Vedik Astrolojiye göre Kova burcunda bulunan Satürn, 29 Mart 2025’te Balık burcuna geçecek. Bu geçiş, toplumsal yapılar, ruhsal arayışlar ve bireylerin duygusal dünyalarında büyük değişimler yaratacak.

Satürn Balık’ta insanlar, ruhsal bir derinlik arayışına yönelecek. Toplumlar, eski geleneksel yapılarını sorgulayıp yeni manevi ve yaratıcı çözümler arayacak. Balık burcunun sezgisel enerjisi, özellikle sanat, müzik ve ruhsal öğretilerde yeni akımları destekleyecek.

14 NİSAN 2025: 5 GEZEGENİN BALIK BURCUNDAKİ BÜYÜK KAVUŞUMU

Bu tarihte, Vedik Astrolojiye göre Balık burcunda Venüs, Rahu, Merkür, Satürn ve Neptün’ün bir araya gelmesi bekleniyor. Bu olağanüstü gezegen birleşimi, ruhsal aydınlanma ve toplumsal değişim süreçlerini hızlandıracak.

Venüs ve Rahu kavuşumuyla ilişkilerde büyük bir dönüşüm yaşanacak. İnsanlar, sevgi ve bağlılık kavramlarını yeniden tanımlayacak. Maddi zevkler ve manevi değerler arasında denge kurmaya çalışacaklar.

Merkür ve Satürn kavuşumuyla iletişim ve düşünce sistemlerinde yapılandırıcı bir enerji hakim olacak. İnsanlar, daha stratejik ve derin düşünmeye yönelecek.

Neptün ve Balık burcunda kavuşumuyla Manevi arayışların en yoğun hissedileceği dönemlerden biri olacak. Meditasyon, spiritüel çalışmalar ve ilahi bağlantılar bu süreçte büyük önem kazanacak.

DOLORES CANNON’IN KEHANETLERİYLE PARALEL DÖNÜŞÜM

Cannon’a göre, 2025 yılında eski dünyanın düşük titreşimlerine takılı kalan bireyler, karma döngülerini başka bir gezegende tamamlamak üzere Dünya’dan ayrılacaklar. Bu bireyler, bir daha Dünya’ya geri dönmeyecekler. Yeni Dünya’da negatiflik ve karanlığa yer olmadığı için, yalnızca ruhsal gelişime açık olanlar bu boyutta varlığını sürdürebilecek.

Vedik Astrolojik verilerle birleşen bu öngörüler, insanlığın önünde iki seçenek bıraktığını gösteriyor:

‘’Kendi içsel dönüşümünü gerçekleştirmek ve Yeni Dünya’ya uyum sağlamak.’’

Ya da ‘’Eski kalıplara tutunarak karmik döngülerde sıkışıp kalmak.’’

2025 BÜYÜK SEÇİM YILI

2025 yılı, hem Vedik Astroloji hem de Dolores Cannon’ın kehanetleri ışığında, insanlık için bir dönüm noktasıdır. Bu yıl, bireylerin kendi ruhsal yolculuklarını seçmeleri gereken bir dönem olarak öne çıkıyor. Kendini geliştiren ve yüksek frekanslara uyum sağlayanlar için Yeni Dünya’nın kapıları aralanacak. Ancak, negatiflikte ve eski enerjilerde kalanlar, bu yolculuğun dışında kalacaklar.

Şimdi soru şu: Siz, hangi dünyanın bir parçası olacaksınız?

YENİ DÜNYA’NIN YÜKSEK FREKANSI VE BARIŞ ÇAĞI

Anlamaya başlayanlar, Yeni Dünya bilincine doğru derin bir ruhsal dönüşüm yaşamaktadırlar. Bu geçiş süreci, İncil’de “bin yıl sürecek barış dönemi” olarak tarif edilmiş bir dönemin başlangıcıyla ilişkilendirilmektedir. Yeni Dünya, ışıkla dolu ve saf ilahi sevginin hakim olduğu bir frekansla titreşecektir. Bu yeni titreşim, sadece gezegenin enerjisini değil, aynı zamanda insanların ruhsal varlıklarını da tamamen farklı bir boyuta taşıyacaktır. Pek çok insan, yaşam döngüsünün tamamlanmış olduğunu hissederken, eski dünya düzeninden koparak, yepyeni bir bilinçle ilahi sevgi ve ışık içinde var olmayı öğrenmektedir.

Yeni Dünya’ya adım atanlar, eski dünyadan hiçbir şeyi yanlarında götürmeyeceklerdir. Kapılar kapanıyorsa, bu durum artık eski enerjilerle vedalaşmanın ve yeni bir başlangıca kucak açmanın ilahi bir daveti olarak algılanmalıdır. Bu yeni döngü, yüksek titreşimli bir sevgi, barış ve ışık enerjisiyle doludur. İnsanlar, kalplerinde bu yüksek frekansı hissederek, bu titreşimle uyumlanmayı öğrenmelidirler. Kalp merkezinde hissedilen bu yüksek ilahi titreşim, ruhsal bir rehberlik sunarak, her bireyi ilahi hakikatin derinliklerine götürmektedir.

İbnü’l-Arabi’nin Fütûhât-ı Mekkiyye eserinde ortaya koyduğu kozmolojik ve ruhsal görüşleri, bu dönüşümle ilgili kadim bir perspektif sunar. Ona göre, evren ve insanlık, ilahi bir düzen içinde döngüsel olarak hareket eder. Bu döngüler, Allah’ın tecellilerinin sürekli bir tezahürü olup, evrenin derinliklerinde işleyen ilahi sırların açığa çıkışıdır. Zaman, yalnızca fiziksel bir olgu değil, aynı zamanda ruhsal yolculuğun bir aynasıdır. Her birey, bu döngüler içinde Allah’a doğru yol alan bir varlıktır ve bu yolculuk, nefsin arınması, ilahi hakikatin idraki ve Allah’ın sıfatlarının anlaşılmasıyla gerçekleşir.

İbnü’l-Arabi’ye göre insanlığın en yüce amacı, İnsan-ı Kâmil mertebesine ulaşmaktır. İnsan-ı Kâmil, Allah’ın isim ve sıfatlarının tam bir aynasıdır ve bu bilinç, insan ruhunun ilahi hakikate en yakın olduğu hali ifade eder. İnsanın asıl yolculuğu, kendindeki bu ilahi aynayı keşfederek, kainatın düzeniyle uyumlu hale gelmektir. Bu süreçte birey, sadece kendini değil, aynı zamanda tüm evreni bir bütün olarak idrak eder ve Allah’ın tecellilerini anlamaya başlar.

Ahir zaman ile ilgili olarak İbnü’l-Arabi, insanlığın büyük bir manevi uyanış yaşayacağını ve bu uyanışın ilahi adaletin ve barışın hâkim olacağı bir düzenle şekilleneceğini ifade eder. İnsanlık, yüksek bilince ulaşarak, ilahi iradeyle uyum içinde yaşamayı öğrenmelidir. Bu dönüşüm, geçmişin ağır enerjilerinden arınmayı, yeni ve saf bir ilahi titreşimle hizalanmayı zorunlu kılar; Arabi, ilahi düzenin kozmik boyutlarıyla bütünleşmeyi ve insan ruhunun bu düzende kendine düşen yeri keşfetmesini, her bireyin, kendi hakikatini keşfederek, kainatla uyum içinde ilahi sevginin, ışığın ve hikmetin bir parçası haline geleceğini, bu büyük dönüşümün, insanlığın en derin manevi potansiyelini ortaya çıkararak, Yeni Dünya bilincine adım atmayı mümkün kılacağından bahsederek Dolares Cannon’un ve Vedik’in dilinden de aynı portal kapısına çıkacağını göstermektedir.

YÜKSELİŞ SÜRECİNDEKİ ENGELLER VE FIRSATLAR

Yükseliş sürecindeki en büyük zorluklar, insan yaşamında biriken negatif enerjiler, duygusal yükler ve yanlış programlamalardır. Ancak bu sınırlamaların ötesini görebildiğimizde, geriye sadece sevgi kalır. Eğer kendinizi kaybolmuş ya da umutsuz hissediyorsanız, yüksek benliğinizle bağlantı kurmayı deneyin. Bu bağlantıyı güçlendirmek için şu sözleri yüksek sesle söyleyebilirsiniz:

“Şimdi, yüksek benliğimi yaşam deneyimime dahil olmaya, benimle iletişim kurmaya ve tüm durumlarda gerçeği bana göstermeye davet ediyorum.”

Son dönemde yoğunlaşan güneş patlamaları, Dünya’ya ve aurik alanımıza yüksek frekanslı enerjiler taşımaktadır. Bu enerjiler, kolektif bilinçte uyanışlar ve aktivasyonlar yaratıyor. Ancak bu süreç, bedensel ve ruhsal düzeyde belirtilerle kendini gösterebilir: aşırı yorgunluk, huzursuzluk, ve kendini izole etme isteği. Bu belirtiler, frekanslarımızın yükseldiğini gösteren işaretlerdir.

Bu süreci kolaylaştırmak için suyla bağlantıda kalmak, doğaya dönmek, çakra meditasyonları yapmak ve titreşiminizi yükselten insanlarla zaman geçirmek önemlidir.

2025 YILI ‘’HAKİKAT YILI VE İLAHİ PLAN’IN BİR PARÇASI’’

2025’in enerjisi, gerçeği sahteden ayırıyor. Güneş enerjileri, bizi özgün planımızla hizalanmaya teşvik ediyor. İçimizde uyumsuz olan ne varsa, yüzeye çıkıyor ve yüksek benlik ile yeniden bağlantı kurmamız için dönüştürülüyor. Bu, bireysel ve kolektif düzeyde büyük bir arınma dönemidir.

Yükselen ruhlar, sadece Dünya’daki değil, evrendeki tüm ruhlar olarak kabul edilir. Geçmişte içsel yaralarımızı tekrar etmek için hayatımıza belirli insanları çekmiş olabiliriz. Ancak yükseliş sürecinde, sadece ruhumuzun ilahi amacıyla uyumlu olanlar yaşamımıza dahil olur.

YÜKSELİŞİN “KULE ANI” VE YENİDEN DOĞUŞ

Yükselişin en kritik noktası, daha yüksek bir frekansa geçmeden hemen önce yaşanan “kule anı”dır. Bu, titreşimlerimizle uyumlu olmayan her şeyin yaşamımızdan uzaklaşmasını sağlar. Eğer hayatınızda birçok şeyin yıkıldığını hissediyorsanız, bilin ki bu durum, daha fazla ışığın ve sevginin hayatınıza girmesi için alan yaratmaktadır.

Önümüzdeki dönemde, kendinize olan inancınızın arttığını, yaşam amacınızın derinleştiğini ve daha üretken bir hale geldiğinizi göreceksiniz. Bu süreç, sadece bireysel değil, kolektif düzeyde de büyük bir sıçramaya işaret ediyor.

Bu ilahi yolculukta güvenin, teslim olun ve her anı kutsal bir armağan olarak kabul edin. Çünkü yükselen ruhlar, artık sadece kendileri için değil, tüm insanlık ve evrenin hayrı için hizmet etmektedirler.

Vedik astrolojisinde bu süreç, kişinin ruhsal yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olarak yorumlanır. Doğanın ilkel güçlerini dizginlemek ve içsel enerjiyi arzu edilen hedeflere yönlendirmek, insanın yalnızca dünyevi değil, ruhsal olarak da evrimleştiğini gösterir. Bu, kişinin “prakriti” ”doğa” ve “purusha” ”ruh” arasındaki dengeyi yeniden keşfetmesiyle ilgilidir.

Titreşimlerin Uyumlanması ve Ruhsal Hizalanma

Vedik dilinde, bireyin titreşimlerinin uyumlanması, “nadilerin” ”enerji kanalları” ve “çakraların” dengelenmesiyle ilişkilendirilir. Bu dönemde hissedilen enerji değişimleri, özellikle ruhsal bir arayış içinde olanlar için “kundalini enerjisi”nin yükselişi olarak görülebilir. Kundalini, omurganın tabanından yukarı doğru hareket eden yaşam enerjisi olarak tanımlanır ve bu enerji yükseldikçe, birey hem içsel hem de dışsal dünyasında daha büyük bir uyum ve netlik hisseder.

Bu süreçte herkesin doğasının daha derin yönlerini keşfetmesni, karma’nın ‘geçmiş eylemler’inin” sonuçlarını anlamaları ve bunları dönüştürmeleri bekleriz. “Şu anda içinde barındırılan gücün farkında olmak” Vedik öğretide “atmajnana” ”kendini bilme” olarak bilinen sürece bir ışık tutabilir. Bu, ruhun kendi ilahi doğasını fark etmesi ve buna göre hareket etmesi anlamına gelir.

Doğru Zamanlama ve İlahi Plan

Vedik metinlerde, ilahi zamanlama “daivika kala” olarak adlandırılır ve tüm süreçlerin bir evren planına göre işlediğini belirtir. Kişinin sabırlı olması ve sürece güvenmesi, kişinin kaderine olan bağlılığını ve evrene duyduğu güveni artırır. Bu aşamada, kişinin içsel gücünü onurlandırması ve evrenin sunduğu fırsatlara açık olması beklenir. İlahi plan, bireyi yalnızca dışsal başarıya değil, aynı zamanda içsel huzura da yönlendirir.

Frekansların Yükselmesi ve Öz’ün Ortaya Çıkışı

Yeni Dünya enerjisi, Vedik öğretide “Satyayuga” ”gerçeklik çağı’‘ enerjisinin başlangıcı olarak da yorumlanabilir. Bu, yalnızca fiziksel ve zihinsel düzeyde değil, ruhsal düzeyde de büyüdüğü bir dönemdir. Frekansların yükselmesi, bireyin “sattvik” saf bir duruma geçiş yaptığını ve artık daha yüksek bir bilinç düzeyinde hareket ettiğini gösterir. Bu süreçte, birey özgünlüğünü keşfeder ve artık topluma uyum sağlama ihtiyacını geride bırakır. Vedik öğretiler kişinin kendi doğasını onurlandırmasının, “dharma” yaşam amacı yolunda ilerlemesinin bir işareti olduğunu belirtir.

RUHSAL TAVSİYELER

Bu dönemde, bireyin ruhsal titreşimlerini yükseltmek ve enerjilerini dengelemek için şu yöntemlere başvurması önerilebilir. Meditasyon ve çakra Çalışmalarıyla özellikle kök çakra ‘’Muladhara’’ ve taç çakra ‘’Sahasrara’’ üzerine odaklanarak enerji akışını dengeleyebilirsiniz. Mantra Pratikleriyle örneğin “Om Namah Shivaya” veya “Gayatri Mantrası” gibi evrensel mantralar, ruhsal uyumu artırabilir. Kendinize en uygun mantrayı seçebilirsiniz bu arada. Ayrıca zikir de çekebilirsiniz. Sizin frekans ve titreşiminize enerjinize hangisi iyi gelecekse onu uygulayın. Her birimiz farklı enerji ve titreşim seviyelerindeyiz. Kendinizi fark edin. Neye ihtiyacınız olduğunu siz bileceksiniz.

Ayrıca doğa ile bağlantı kurabilirsiniz. Su kenarında vakit geçirmek, doğada yürüyüş yapmak ve toprakla temas etme de aurik alanınızı temizlemenize yardımcı olabilir.

Güneş doğmadan 96 dakika önce tüm taze enerjiler rahmet ışık şeklinde yağar işte o vakit istediğiniz ritüelleri namaz, güneşe selam, prayanama çalışmaları, dualarla geçirebilirsiniz. Sabah ve akşam ritüelleri, ruhunuzu sakinleştirebilir ve ilahi rehberlik almanızı sağlayabilir.

Dolayısıyla bu dönem için kendi içsel gücünüzü keşfetmek ve bu gücü bilinçli bir şekilde kullanmak için bir fırsat var. Vedik bilgelik, bu yolculuğun yalnızca bireyin kendi ruhsal evrimi için değil, aynı zamanda kolektif bilincin yükselmesi için de önemli olduğunu belirtir. Şimdi, güvenmek, izin vermek ve teslim olmak zamanıdır.

Şu anda, yaşamınızda bir tür içsel titreme ve huzursuzluk hali hissediyor olabilirsiniz. Bu duygular, dış dünyadaki enerjilerle uyum içinde olmanın getirdiği doğal bir yan etkidir. Varlığınızda titreşimsel bir artış yaşanıyor; adeta ruhsal bir elektrik akımı, bedensel varlığınızdan geçiyor gibi hissediyorsunuz. Bu, ruhsal gelişiminiz ve kolektif bilincin etkileriyle bağlantılıdır.

Veda’nın öğretilerine göre, her varlık bir enerji titreşimi yayar ve bu titreşim, hem bireysel hem de evrensel düzeydeki etkileşimlerle şekillenir. Bu dönemde, ruhunuz ve bedeniniz bu yüksek enerjilerden etkileniyor, içsel dengeyi sağlamak için özel bir dikkat ve farkındalık gereklidir.

Fiziksel olarak huzursuzluk, kaygı ve titreme hisleri, aurik alanınızda ‘’enerjik bedeninizde’’ meydana gelen değişimlerin yansımasıdır. Bedeninizdeki bu enerji akışı, bilinçaltı düzeydeki duygusal ve ruhsal dönüşümlerin bir işaretidir. Gözlemlerinizde, bazen mantıklı ve sağlıklı görünen bir durumda bile, içinizde kontrolsüz bir huzursuzluk hissi uyanabilir. Bu, daha büyük bir evrensel planın bir parçasıdır. Çünkü insan, içsel bir enerji akışı ile dış dünya arasında bir köprüdür ve bazen bu akışın düzgün çalışabilmesi için bir süreliğine daha fazla yalnızlık ve dinlenme gereklidir.

Vedik öğretilerde, prana ‘’hayat enerjisi’’ vücutta özgürce akması gereken bir enerji olarak kabul edilir. Eğer bu enerji düzgün bir şekilde akmazsa, bu huzursuzluk ve rahatsızlık gibi belirtiler ortaya çıkar. Dolayısıyla bu dönemde, içsel dengeyi bulmak ve arınmak için doğa ile temas kurmak, suyun yakınında olmak ve suyun arındırıcı gücünden faydalanmak çok önemlidir. Su, tattva denilen elementlerden biri olarak ruhsal dengeyi sağlamak için kullanılan kutsal bir unsurdur.

Ayrıca çakra meditasyonları yaparak, enerji merkezlerinizi dengelemeyi amaçlayabilirsiniz. Çakralar, bedeninizdeki enerji noktalarıdır ve bu noktaların tıkanması ruhsal, zihinsel ve bedensel tıkanıklıklara yol açabilir. Özellikle kalp çakrası ‘’Anahata’’ sevgi ve şefkatle ilgilidir ve bu çakranın dengeye gelmesi, tüm diğer çakraların işlevini olumlu şekilde etkiler.

Yogic öğretiler, vücut ve ruh arasındaki uyumun sağlanması gerektiğini söyler. Sadece bedensel egzersizler değil, ruhsal pratikler ve içsel meditasyonlar da bu dengeyi bulmak için gereklidir. Yavaşça ve farkındalıkla atılan her adım, bu içsel hizalanmayı sağlamak için önemlidir. Yürüyüşler, egzersiz ve doğada vakit geçirmek, sadece fiziksel sağlığınızı değil, aynı zamanda ruhsal dengeyi de güçlendirecektir.

Evrenin işleyişinde, sizin bireysel arzularınız ve taleplerinizin ötesinde, ilahi bir zamanlama vardır. Vedik öğretilerde, her şeyin kendi doğru zamanında ve doğru şekilde gerçekleşmesi gerektiği vurgulanır. Evren, yalnızca sizin “ego” arzularınızı değil, daha büyük bir amacı gözeterek hareket eder. Bu nedenle, şu anda sahip olduğunuz huzursuzluk ve bekleme hali, aslında sizi daha yüksek bir amaca hazırlamaktadır. İlahi zamanlama, her şeyin doğru anda yerli yerine oturmasını sağlar.

Sizden sabırlı olmanız, evrenin sizi cezalandırması veya geri çekmesi anlamına gelmez. Aksine, bu, sizi belirli olasılıklardan koruyarak, ruhsal olgunluğunuzu pekiştirmek için bir fırsattır. Evren, her an her şeyin yerli yerine gelmesi için çalışır, bu yüzden sabırla beklerseniz, sonunda her şey en yüksek faydanız için şekillenecektir.

Bu süreçte, kendinizi ruhsal büyümenin ve içsel yükselişin bir parçası olarak hissetmeniz çok önemlidir. Bu dönem, sadece dünya ile değil, aynı zamanda kendinizle de uyum içinde olmanız gerektiğini hatırlatan bir dönüm noktasını işaret eder. Yükselen titreşimleriniz, artık eski alışkanlıklara, korkulara veya dışsal etkilere daha az bağımlı olmanızı sağlar. Gerçek benliğinizin özgürlüğü, dış dünyaya bağımlılıklarınızı bırakmanızı sağlar.

Kolektif enerjilerden etkilenmek, yalnızca bir süre için içsel huzurunuzu sarsabilir. Ancak bu, gelişim sürecinizin bir parçasıdır. Ruhsal yolculuğunuzda her tıkanıklık, aslında sizin gelişiminize katkıda bulunur. Tıkanıklıklar, ruhsal gücünüzü keşfetmeniz ve daha büyük bir farkındalık kazanmanız için fırsatlar sunar.

Şu an yaşadığınız her şey, yalnızca bu ilahi düzenin bir parçasıdır. Güvenin ve bu süreci kabul edin. Her şeyin en yüksek iyiliğiniz için olduğunu bilin ve hayatın akışına güvenerek ilerleyin.

“Sevgiyle ve Işıkla, Yükseliş Yolculuğunda…”

Esra Doğrul

resim: deepdiverq

Yorum bırakın