Geçmiş Yaşam Kodun Açığa Çıkıyor: 18 Harita Ruh Dosyanı Açıyor. Gerçekte Kim olduğunu Çözmeye Hazır mısın?
Çoğumuz geçmiş yaşamlarımızı merak ederiz.
Bazen bu, yalnızca bir inanç meselesi değildir; kalbimizin derinliklerinden gelen bir “ben bunu daha önce yaşadım” hissidir.
Kimileri buna rastlantı der, kimileri sezgi. Oysa bu konuda hem kutsal metinlerde hem de bilimsel araştırmalarda dikkat çekici deliller vardır.
Kur’an-ı Kerim’de 80’den fazla ayet, ruhun sürekliliğine, ölümden sonra yok olmadığına, başka boyutlarda yaşamın devam ettiğine işaret eder.
Bu ayetler, insanın sadece bedenden ibaret olmadığını, ruhun bir yolculuk içinde olduğunu hatırlatır.
Nitekim dünyada yüzlerce araştırmacı, özellikle küçük yaşta geçmiş yaşamlarını hatırlayan çocuklar üzerine titizlikle çalışmalar yapmış, bu olayların bir kısmı belgelenmiş ve akademik platformlarda paylaşılmıştır.
Yani konu sadece “inanmak” değil, aynı zamanda “araştırmak” ve bilgiden korkmamaktır.
Çünkü bilginin kapısından girmeden hakikate ulaşmak mümkün değildir.
Bir konuyu bilmediğimizde onu yok saymak, aslında bilgiden korkmak anlamına gelir.
Oysa insan ruhunun doğası merakla öğrenmeye yöneliktir.
Eğer bir konuyu derinlemesine incelerseniz, ulaştığınız sonuçlara siz bile şaşırabilirsiniz.
Geçmiş yaşamlar, yeniden doğuş, ruhun tekâmülü gibi konular da böyledir:
Ne kadar çok araştırırsanız, o kadar çok “tesadüf” sandığınız olayların ilahi bir düzen içinde olduğunu fark edersiniz.
Vedik astroloji, sadece burçlardan ibaret değildir; o, ruhun haritasını çıkaran kadim bir bilgidir.
Yaklaşık 7000 yıllık bir geçmişe sahip olan bu sistem, bugüne kadar özünü en az bozularak taşımış kadim bir öğreti olarak kabul edilir.
Vedik, Sanskritçe “bilgi” anlamına gelir.
Yani “Vedik Astroloji”, aslında “Yıldızların Bilgeliği”dir.Gerçek adı ise ”Jyotish” tir. Yani, ışık ışığı getiren gerçeği gösteren anlamındadır.
Bu sistemde 18 farklı harita Varga Chart bulunur.
Her harita, insan yaşamının farklı bir yönünü anlatır:
Rasi ”doğum haritası” bu yaşamın genel teması, kader planını yansıtır.
Drekkana ”D3 haritası” geçmiş yaşamın eğilimleri ve kalıpları
Navamsa ”D9 haritası” ruhun olgunluk seviyesi, genelde 33 den ama bazı olgun ruhlarda 30 dan sonrası yaşamının titreşimlerini ve karmanın eşlik boyutunu, aynı zamanda evlilik haritası olarak karşımıza çıkar.
Shashtiamsa ”D60 haritası” geçmiş karmaların derin kaydı, ruhsal borçları ifade eder. Ahh en acısı da bu hairtayı okumak. Şayet çok güzel bir hayatınız var ise bu yaşamınızda yanar durursunuz ben ne yaptım da bunu hak ettim diye. Neyse konumuza dönecek olursak…
Vedik astroloji, yalnızca “Koç, Boğa, Balık” gibi burçlardan bahsetmez.
Çünkü bu burçlar, gökyüzündeki takım yıldızlarının sadece sembolik yansımalarıdır.
Gerçek Vedik hesaplamalar, doğduğun anda hangi sabit yıldızların hangi nakşatra ”yıldız bölümü” ”yıldızıl alan” ve hangi pada yani ”alt bölüm” üzerinde olduğunu dikkate alır.
Bu, gökyüzünün ruhsal matematiğidir.
Batı astrolojisi, genel eğilimleri verir; Vedik astroloji ise ayrıntıya iner.
Nasıl ki bir meteoroloji uzmanı “yarın yağmur yağacak” diyebilir ama Vedik bilgi “yağmurun hangi saatte, hangi mahallede, ne kadar yağacağını” söyler; işte fark tam olarak budur.
Bir doktorun sadece ağrı kesici vermesiyle, ağrının nedenini araştıran bir doktor arasındaki fark gibidir.
Vedik astroloji, yüzeydeki belirtiden çok, ruhun neden bu deneyimi yaşadığını anlamaya çalışır.
Vedik sistemde etik, bilginin özü kadar önemlidir.
Bir insanın haritası, onun ruhsal yolculuğunun özel bir yansımasıdır; bu nedenle izin alınmadan ifşa edilmemeli veya başkalarıyla paylaşılmamalıdır.
Her ruh, kendi sırrını yalnızca doğru zaman geldiğinde açığa çıkarır.
Bu, hem kozmik hem de ahlaki bir yasadır.
Bu yüzden bir haritayı incelerken ismini paylaşmak uygun değildir; yalnızca ruhun hikayesi, deneyimleri ve tekâmül süreci üzerinde durulur.
Vedik bilgi, basitçe “burç yorumu” değildir.
Bu sistem, insanın geçmiş yaşamlarından bugüne taşıdığı izleri, karmaları, sınavları ve hediyeleri ortaya koyar.
Bir insanın neden belirli bir ailede doğduğunu, neden benzer olayları tekrar yaşadığını, neden bazı insanlarla güçlü bağlar kurduğunu bu sistem aracılığıyla anlamak mümkündür.
Vedik bilgi, ruhun “neden bu hayatı seçtiğini” öğretir.
Çünkü hiçbir doğum rastlantı değildir; her ruh, bu dünyaya belirli bir amacı tamamlamak için gelir
Hakikat, bir inanç değil; bir farkındalık halidir.
Vedik astroloji, bize kim olduğumuzu değil, kim olmaya çalıştığımızı öğretir.
Ruhun yolculuğu geçmişten bugüne uzanır; her yaşam bir öncekinin meyvesidir.
Eğer kalbini bilginin ışığına açarsan, kendi ruhunun kadim hikâyesini hatırlarsın.
Unutma: Bilgiden korkmak, kendini karanlıkta bırakmaktır.
Vedik bilgi, ruhun karanlıktan ışığa yürüdüğü yoldur.
Vedik bilgelik der ki: “Ruh, eksik kalan dersi tamamlamak için yeniden doğar.” Geçmiş özlemi, adaletin yankısıdır. Her birimiz eksik yönümüzü tamamlamak için geliriz. Kimimiz gücü kötüye kullandığımız için merhameti öğreniriz; kimimiz sustuğumuz için ses oluruz. Karma, adaletin, sözün, bilincin öğretmenidir adeta.
Eğer Vedik harita baktırmadıysan, kendini yüzeyde tanırsın. “Burcum bu, böyleyim” demek, kabuğa bakmaktır. Vedik, ruhunun MR’ıdır; katman katman çözer, neden geldiğini gösterir. Belki artık geçmişte yaşadığın bir savaşçı ve bir bir askeri otorite değilsin, belki de bu yaşamda bilincin ışığıolmayı deneyimlemek için geldin bu harita ile şekillendirildin ve buna da imza attın kabul ettin. Belki şimdi kalemin kılıcından keskin, sözün duadan güçlü olacak. Adalet ise kalbinden doğacak!
Diğer yaşamında -zamanın doğrusal linear bir çizgi değil, döngüsel cyclic veya periyodik bir çember circle içinde olduğu donesi Vedic astroloji ve felsefesinde sıkça vurgulanan bir tema olduğu gibi, örneğin, Chitra Nakshatra’nın Tvashtar enerjisi, yaratımın sürekli bir döngüsünü yaratma, dönüşüm, yok etme ve yeniden yaratma (ki şu an ki tutulmalar bunu veriyor not alın) temsil eder; zaman burada bir çember gibi, geçmişin ve geleceğin şimdide iç içe geçtiği bir yapıdadır. Bu, reenkarnasyon (diğer yaşamlar) kavramıyla da uyumludur: Geçmiş yaşamlar “geçmişte” olmayabilir, çünkü zaman döngüseldir ve her şey bu anın içinde kapsanır.
Yani, ”geçmiş yaşamın geçmiş değil belki ileri bir tarihte olabilir gelecekte de şu anda da geçmişte şu an da gelecekte bir tarihte hepsi bu yaşamın içindedir ”der: Einstein, relativity teorisinde zamanı göreceli bir boyut olarak tanımlar ve şöyle devam eder: “Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım, sadece inatçı bir illüzyondan ibarettir.” Bu, zamanın doğrusal bir çizgi olmadığını, daha çok bir blok evren ”block universe” gibi her şeyin eşzamanlı var olduğu bir yapı olduğunu ima eder – tıpkı sizin tarif ettiğiniz döngüsel veya çember içi bir periyot gibi. Einstein’ın bu sözü, bir arkadaşına yazdığı mektupta geçer ve fizikçiler tarafından blok zaman teorisiyle ilişkilendirilir.
Açıklayıcı ve ispatlayıcı hatırlatmayı da yaptıktan sonra ruhun değil ruh, çok şey kaybettönceki ve sonraki arasındaki farkı anlatacak bir kaç cümle ile harita okuması yapmak istiyorum.
Bir ruh adalet sandığı şeyi aradı, sonra sevgiyi de aradı. Ama aslında kendini bulmaya çalıştı. Bu yaşam, bir unutuş değildi onun için, hatırlamanın yolculuğuydu. Vedik’in dili hakikati anlamaktı ya!
Bahsettiğim ruh, ruhlar âleminde yaptığı sözleşmeyle: “Gücü merhamete dönüştüreceğim. Savaşmayacağım, öğreteceğim. Hükmetmeyeceğim, ışık tutacağım.” diye akit imzalamıştı. Şimdi kendisine bunu hatırlatmsk için 18 ayrı harita ile hatırlatmak yapıyoruz. O, geçmişte bir savaşçıydı; kılıcı, emri, unvanı vardı. Güç denge isterdi ama şimdi ki yaşamında bu kayboldu. Bu yüzden bu yaşamda yıkıldı ve ağladı. İnsan gördüğünün altını görünce kriz geçirebilir. Düşünsenize bir karaliçesiniz ama öyle zulüm etmişsiniz ki bir sonraki yaşamınızda Allah tokadı enseye şaplatmış bunun Türkçe açıklaması budur. Gücün bedelini öğrenmek ve ödemek. Yani geçmişte yediğin hurmalar ki bu hurma olmasa da bu yaşamında seni tırmalar. Zaten son döneme geldik artık ister yap ister azgınlığa devam et. Seçim senin. Herkes 4. boyuta atlarken, teknoloji ve üst düzey bir bilinç seviyesi ile yaşarken sen yine 3. boyutta ilkel yaşamları tatmaya edeceksin. Gördün bu yaşamında çektiğin zulmü. Bu başka bir yazının konusu zaten onlarca defa mesaj veriyorum artık daha nasıl açıklayayım?
Vedik haritaları ruhun hatıralarını anlatır. Yeniden konuya odaklanıyorum: Drekkana D-3 geçmiş rolleri açıklar; örneğin savaşçı mıydın, öğretmen mi?. Navamsa D-9 Olgunluk yolunu ve evlilik durumunu açıklar yani sabır, tevazu, sevgiyi nasıl inşa ettin? Shashtiamsa D-60 ise ahh işte bu en acısı enkarnasyon gibi yüreği dağlayan ağlatan acıtan kısım burası işte ! Ruhun derin yaralarını, nerede incindiğini ya da incittiğini, hangi dersi tamamlayamadığını? Mars, Ketu, Güneş izleri gibi, savaşçı bir geçmişin mi vardı? Yoksa Satürn’ün gölgesi, sabrı sınavı ağır mı geldi? Maalesef artık otoriteyi teslimiyete dönüştürmelisin. Emir veren el dua da eder, emreden ses “affet” de der. Şifa da ver der. Dualite dengesi.Ne de olsa strateji ve savaş uzmanıydın. Artık ruhsal yol göstericilik de yapabilirsin.
Belki de bir başka yaşamında mutlu arkadaş canlısı şair ruhlu tutkuyla düşünen hareket eden aşk kitapları yazan biriydin belki. Besleme, büyütme, annelik içgüdüsü etkilerin kuvvetliydi. Hizmet etmeyi sevdin. Bilgiye önem verdin. Entellektüelliğini topluma dönük kullandın. Adeta bir Robin Hood gibi bilgini liderliğini evrensel adalet için kullandın, ruhunu merhametle besledin.
Sen şu anki yaşamındaki ruhları tanıyorsun onlar da seni tanıyor ama çıkaramıyorlar değil mi? Belki Aleksander Büyük İskender’din. Makedonya Kralı olarak Hindistan’a kadar devasa imparatorluk kurdun, Doğu’yu fethettin. Belki Julius Caesar’dın. Roma generali ve diktatör olarak Roma Cumhuriyeti’ni dönüştürdün. Belki Gaius Marius’tun. Bir Roma generali olarak Roma ordusunu reform ettin, askeri stratejilerinle tanındın. Belki Hannibal Barca olarak Kartaca komutanı idin; İkinci Pön Savaşı’nda İtalya’ya ordusunu Alp’lerden geçirdin. Belki de TAnrı’nın kırbacı Attila olarak Hunlar’ın Kralı ve Avrupa’da büyük korku yaratan savaşçı ve liderdin. Belki de bir Cengiz Han Moğol İmparatoru idin ve dünyanın en büyük kara imparatorluklarından birini kurdun. Belki Napolon Bonaparte idin ve Fransız general ve İmparator olarak Avrupa’yı askeri ve politik olarak yeniden şekillendirdin Belki Orta Asya Fatihi olarak Timur’dun; büyük bir imparatorluk ve korkutucu askeri stratejiler geliştirdin. Belki de Kudüs fatihi Selahaddin Eyyübi idin. Müslüman bir lider olarak Haçlı Seferleri’nde Kudüs’ü geri aldın. Belki de Cengiz Han’ın en başarılı baş komutanlarından Moğam general Sabutay’dın.Orta Asya’dan Rus bozkırlarına ve oradan da Avrupa’ya seferlere çıktın. Belki de Maurya İmparatoru olarak Hindistan’ı birleştiren savaş sonrası Budist öğretileri benimseyerek barış ve adalet yönetimini savunarak reformlar yapan büyük bir liderdin. Belki de efsanevi Vlad Tepes diğer adıyla Dracula ismiyle Eflak Prensi olarak acımasız ve korkutucu yöntemlerle topraklarını koruyan, zalimliğiyle ve sert adalet anlayışıyla tanınan tarihi bir savaşçıydın. Japon işgaline karşı başarılı deniz savaşları gerçekleştiren Yi Sun-sin adında Koreli Amiral’din. Osmanlı Padişahı olarak büyük askeri başarılara imza atan Kanuni’idin kim bilir. Ya da Cyrus the Great diye geçen Pers İmparatoru Büyük Kiros’tun; devasa imparatorluk kurdun ve hoşgörü politikalarıyla ”İlk İnsan Hakları Beyannemesini” yayınlattın. Bunların hepsi sadece birer isim. Ancak titreşimleri evrensel hakikatlerde sesi daha çok duyuldu. Fakat tarihin sayfalarında isimleri yazılsa da yine de beşer bir varlık olarak tekamülleri deneyimlemeden gerçek hakikate ışığa ulaşılamayacaktır. Mutlaka evrensel sistemde her ruhun eğitildiği farklı kombiasyonlar ya da odalar bulunmaktadır. Bu odalarda eğitilir ve evrenin sisteminin gelişmesine yardım edersiniz. Bunu dağlar ve melekler dahi kabul etmeken insan olma formunu bizler kabul etmişisiz. Büyük title’lardan sonra sıradan biri olmak ne kadar da zor olsa gerek üstelik hala geçmişi hatırlarken…
Geçmişin unutulamaması, saplantı değil; aslında samskara yani izleyen alışkanlık yani Ketu, vasana yani eğilim ve ruh sözleşmelerinin hepsinin tezahürüdür. Samskara tekrarlanan davranışlar ruhi kayıtlar; güç kullanımı, haksızlık iz bırakır, uygun koşulda duyguları harekete geçirir ve bu ruh sözleşmeleri ile Akashic Akaşik kayıtlarda tutulur; ve o düzeyde anlaşmalar yapılır; roller, sınavlar; unutmak hepsi bir den sözleşmeye devrolunur. Karmanın mekanizması o bilinçle doğru sandığın ama haksız güç dengelenmiş olur, işte buna benzer durumlar gelir bu yaşamında; acı, affetmeyi öğretir sana her seferinde. Her gözyaşında savaş meydanın yankılanır; sen ağlarsın çünkü hatırlarsın. Ama hatırlayış bir uyanıştır.
Bu kez savaş sabırla, gözyaşıyla, merhametle yoğrulacak. Evren diyecek: “her şeyi korumaya çalışma; bazı şeyler yıkılarak kutsanır.” Eski savaşçı kalıbı bırakılmalı; otoriteni rehberliğe, emrini ilhama, korkuyu sevgiye dönüşüreceksin”. Bazen bunu bir öğretmen, bazen bir sanatçı, bazen de bir şifacı ya da bilin insanı olarak yapacaksın ama mutlaka şifa olacak içinde. Mesajını kalbiyle vereceksin.
Evren tatlı ders verir: “Hayat mücadele değil, tadını çıkarmayı öğren.” der. Yeni ruhsal yapın inşa ediliyor. Kabuk değiştiriyorsun ağlaman normal. Savaşçının yerine şifacı doğuyor.
Kurtuluş, geçmişe savaşta değil, şefkatle bakmada. Acı, sevginin eksikliğinden doğar. Şimdi bilge yolculukta: Kalbini onarmalısın, “kendin” omalısınl. Her gözyaşı dua, her acı sözleşme tamamlanışıdır. Ruh geçmişte güçlüydü; şimdi güç, yumuşak kalp öğreniyor. Tanrı savaş değil, merhamet bekliyor. En büyük zafer: Kendini affetmek.
Şayet hatırlamaz yaptığın sözleşmeyi inkar edersen ki ayeti kerimelerde bu çok fazla vurgulanıyor vala seve seve yaptırıyorlar bir sonraki bir sonraki bir sonraki yaşamında ta ki sen idrak edene burnunun dikine gitmeyene kadar. anlamyana davul zurna tabi. Git bakalım kaç yaşam daha gideceksin? Talut’un uşakları olana kadar gidersin ancak!
Niçin geldiğini anlayana kadar bu bazen daha fazla yaşam deneyimi ile de sonuçlanır. Bazı ruhlar binlerce yılın bilgeliğini taşır; geçmişte güç kullananlar, bugün tevazu öğrenir. Sen de o ruhlardansın kim bilir. Vedik, 18 haritayla ruhunu görür: Drekkana geçmiş rolleri, Navamsa olgunluğu, Shashtiamsa yarayı. Senin ruhun savaş meydanlarındaydı belki bir asker, bir komutan, belki de bilim insanı. Güç karmik yük bıraktı; şimdi gücü yeniden tanımla. Savaş değil, şifa ver; hükmet değil, iyileştir!
Ruhun hala savaşçı kalbi taşıyor; adaleti, korumayı istiyor. Ama mesaj çok açık: “Şifa vererek koruma altına al” Eski kalıp bırakılmalısın; Ketu’yu bırakırken sadece o yetenekleri nerede nasıl kullanacağını fark et! Eskide kalıp yeni enerjiyi taşıyamazsın bu yük de sana ağır gelişr ve sornra da isyan edersin. Tanrım, Allah’ım niye ben diye haykırırsın! Mücadele değil, akış. Her zorluk, karmanın çözülüşü; her affediş, şifalanma enerjisi taşıyor. Gücünü fark edip onu kullanmaman da son derece kıymetli. En azından biliyorsun kim olduğunu.
Evren seni güçlü görüyor; savaş içte. Kendini, insanlığı, Tanrı’yı anla. Yolun sonunda ışık var. Sen karanlığı aydınlatan bir ruhsun. Eski ruhsal kalıbın mutluluğu taşıyamaz hale geldi; altına yeni külah koy, yeni yapı inşa et. Ruhun Mars-Ketu karmalı: Savaş ve disiplin. Şimdi Saturn-Venüs: Sabır, sevgi istiyor senden.
Geçmişte gücü kötüye kullanan eller artık şefkatle iyileştirecek. Artık savaşçı kılıcı değil, kalemi ve kalbiyle adalet dağıtacak. Geçmişi taşımayacak; ona merhamet edeceksin, kendine güven yapabilirsin.
Sen artık Tanrı’nın kırbacı Atilla değilsin; sen bir ışık taşıyıcısın, bir ruh rehberisin. Gücün, sevgi ve bilgelikle yeniden doğuyor.
Sevgi ve Işıkla kalın.
Esra,
Kategoriler
Araştırma, Astroloji ve Spritüalizm, Bilim, Genel, Parapsikoloji, Tarih