İçeriğe geç

KategoriMitoloji

Çocuk Cinsiyetini Belirlerken Kadının Karmasal Yeri ve Kız Çocuklarının Ruhsal Rolü: Astrolojik Bir Bakış

Kadınlar, sadece dünyayı taşıyan değil, aynı zamanda karmayı dönüştüren gücü temsil eder. Kız çocukları, bu gücün geleceğe uzanan, saf ve kutsal bir yansımasıdır. Bugün, tüm kadınların ve kız çocuklarının ruhsal yolculuklarını onurlandırma günüdür.

EVRENİN DERİNLİKLERİNDEN KAPANAN PERDE: KAYIP IRKLARIN GİZEMİ, ŞEYTANIN ÇEHRESİ VE İNSAN RUHUNUN SONSUZ SAVAŞINA DAİR ŞOK EDİCİ KEŞİFLER

Bu, sadece bir savaş değil; ruhun karanlıkla olan sonsuz mücadelesidir! Şeytan ve onun yaratıkları insanın ışığını söndürmeye çalışırken, gerçek insanlık ruhsal bir uyanışla karanlıkla yüzleşip, zafer kazanarak evrenin dengesini yeniden kuracak. Sonsuz bir savaş başlıyor ve sen, bu büyük uyanışa katılmak için çağrıldın!

BİR MİT HİKAYESİ: DÖRT KAHRAMAN

Kalevala adlı Doğu Finlandiya’ya ait geleneksel sözlü bir şiir, dünyanın yaratılışını, Finlilerin ülkesi Kalevala ve Kuzey ülkesi Pohjola arasındaki rekabeti anlatır. Aynı zamanda üç Finli kahramanın- Vainamoinen, İlmarinen ve Lemminkainen-Kuzey Ülkesi’nin prensesinin kalbini kazanmaya çalışmasını anlatır.

PLATON VE SOLON’UN ATLANTİS’İ

‘’Senin Herkül’ün Sütunları diye adlandırdığın boğazların tam ortasında bir ada vardı. Bu ada Libya ile Asya’nın bir araya gelmiş hâlinden daha büyüktü. Atlantis adlı bu adada, tüm adayı ve daha başka adalarla, kıtanın büyük bir kısmını yöneten güçlü ve harika bir imparator vardı. Atlantis insanları, Libya’nın Herkül’ün Sütunları arasında kalan kısmını ta Mısır’a kadar ve Avrupa’yı da Tiren Denizi’ne kadar hükümranlıkları altına almışlardı. Bir kişinin elindeki bu muazzam güç, ülkelerimizi ve boğazların içinde kalan tüm bölgeyi de ele geçirmek istiyordu.’’

APOLLO’NUN GÖZYAŞLARI

Apollo, tanrı Zeus ve tanrıça Leto’nun en güzel oğluydu, o tanrıların en güzeliydi. Saçları altın rengi ve gözleri gök mavisiydi. Masmavi bir tunik giyerdi. Giydiği giysi yüzünü ve bedenini daha da parlatırdı. Panter gibi güçlü ve parıldayan bir derisi vardı, göz alıcıydı. İnsanların yüzleri onu görünce aydınlanırdı. Üzerinde yay ve oklarını taşırdı. Altından arabası ve atları vardı. Geçtiği yerlere alev ve ışıltı bırakıyordu…

SOLOMON, HÜDDÜD ve KRALİÇE NİCAULA

Solomon Hüdhüd’ü merak ediyor ve onun bu kayboluşundan ötürü kızmaya başlıyordu. Solomon diğer kuşlara: ‘’Hüdhüd nerededir?’’ diye sordu. ‘’Bilmiyoruz’’ dedi diğer kuşlar. Tam bu sırada Hüdhüd kuşu kanat çırparak çıkageldi. Nefes nefese kalmış bir halde Solomon’a doğru: ‘’Saba ülkesinden haberler getirdim. O ülkenin halkına büyük bir tahta oturan ve herşeye sahip olan çok zengin bir kraliçenin hükümdarlık ettiğini gördüm. Adına ‘’Nicaula’’ (Nikola) diyorlardı…