HEPSİ SENİN AŞKIN UĞRUNA
1609’da açık sözlü bir İtalyan, bilim alanında bir devrim başlattı. Galileo Galilei, bilim yararına yalanlanamaz yeni kanıtlar topluyor ve ‘’Demokritos’un Aristoteles’ten daha iyi düşündüğünü’’ söylüyordu.
Eli hünerli ustalar, camı perdahlamaya başlamışlardı. Çok geçmeden, bu perdahlanmış camlar teleskop ve mikroskop yapımında kullanılacaktı.
Tahmin ve sezginin zamanı bitiyor, yalanlanamayan kanıtların zamanı başlıyordu.
İnsan, eskiden ancak aklın yardımıyla sezdiklerini, pek yakında gözleriyle görecekti…
Galileo, yeni keşfini göstermek için Venedik yöneticisini şehrin en yüksek noktasına sürükledi. İtalyan yönetici, Galileo’nun teleskopundan çok etkilenmişti. Galileo’nun teleskobu, onu büyük bir yıldız yapacaktı. Ama onunla gördükleri yok ediciydi.
2000 yıldır yani Antik Yunan zamanından beri dünyanın belli bir yer de durduğuna, güneş, ay ve gezegenlerin döndüğüne inanıyorduk. Katolik kilisesi gezegenimizin kainatın merkezi olduğunu öğretiyordu. Ama Galileo’nun teleskobu nesneleri 20 kat büyütüyordu. Teleskobundan baktığı zaman çok farklı bir şey gördü.
Önce Jupiter’in etrafında dönen dört ay fark etti. Sonra Venüs’e daha dikkatli baktı ve dünyanın değil, güneşin etrafında döndüğünü hesapladı.
Galileo, güneşin kâinatın merkezi olduğunu kanaat getirmişti. Kilise yanılıyordu ve bunu ispatlamıştı.
Bir mayın tarlasında yürüyordu. Kilise mutlak gücünü sorgulayan herkesi ezip geçiyordu.
9 yıl önce Giordano Bruno evrenin sonsuz, güneşinse yıldız olduğunu iddia etmişti. Ödülü, son sözünü bile söyleyemeden kazığa bağlanıp yakılmaktı. Diline çelik çubuk sokulmuştu. Bu yüzden geri adım attı ve acele etmemeye karar verdi.
Ama Galileo 1632’de bulduklarını yayımlayarak hayatını tehlikeye attı. Kitabı büyük beğeni topladı ve Avrupa’nın çoğu yerinde başyapıt ilan edildi. Ama Roma’da değil!
22 Haziran’da kilise mahkemesinden celp geldi. Katolik engizisyonu.
Bu bilimsel gerekçeyle dini dogma arasındaki ilk çağdaş çatışmaydı! Çünkü kanıtlanmıştı.
Yeni Kardinal, Galileo’yu sapkınlıkla suçladı ve ona şunları söyledi:
Biz çağırırız, konuşuruz, karar veririz ve bildiririz. Sen yeryüzündeki mutlak gücün tek sahibi kutsal kitabın tanrısallığını inkar eden yanlış bir kuram uydurdun ve onu yaydın!
Çok şükür ki Galileo’ya ömür boyu hapis cezası verildi. En azından yakılmadı. Ve şaşkınlık yaratan keşfini yalanlamaya zorlandı.
Galileo’nun aklına yine Bruno ve diğer bilim insanları gelmişti. Bu yüzden istemediği sözleri dile getirdi:
Ben Galileo Galilei. Bütün samimiyetim ve içten inancımla kutsal kiliseye söylediğim tüm yanlış ve sapkınca ifadelerimden vazgeçtiğime yemin ederim.
Ama son sözü yine Galileo söyledi:
Dönüyor işte!
Dünya’nın döndüğü bir kez daha ispatlanmış olsa da, kilise Galileo’yu susturdu. Ama fikirlerinin devrimci etkisini durdurmak için artık çok geçti.
Dünyanın evrendeki yeri kadar önemli bir konu da hata yapıldıysa, dünya hakkındaki diğer inanışlarında çürütülmesi gerekiyordu!
Bütün dünyayı kasıp kavuran ‘’Devrim Çağı’’ başlamıştı…
Sevgilerimle,
Esra DOĞRUL
KAYNAKÇA:
- A History Of The World / Andrew Marr’s History of the World
- Yazar: Neil deGrasse Tyson, Donald Goldsmith / Cosmos
- Yazar: M. İlin – E. Segal / İnsan Nasıl İnsan Oldu?
Kategoriler
Reblogged this on tabletkitabesi.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok güzel bir kesit sunmuşsunuz “Bilimde Devrim Çağı”nın başlamasına ilişkin. Galileo Galilei, bizim kısaca Galile olarak bildiğimiz deha zincirin baklalarından yalnızca biriydi bence. Tarih, özellikle de bilim ve felsefe tarihi okumaya ve anlamaya çalışan birisi olarak benim kafamda da geriye doğru birkaç bakla var, insanlarla olmasa da olaylarla özdeşleşmiş. Örneğin Galile gibi bilim adamlarını besleyen Coğrafi Keşifler Çağı. Coğrafi Keşiflerin yolunu açan “İber Yarımadası’nın Birlik ve Bütünlüğünün Sağlanması”. Yanı sıra Atlantik Okyanusunda İspanyol-Portekiz Üstünlüğünü ortaya çıkaran “Akdeniz’de Türk Hakimiyeti”. Akdeniz’i Türk Gölü’ne çeviren “İstanbul’un Fethi”. İstanbul’un Fethi’ne dolaylı da olsa zemin oluşturan “Moğolların Anadolu’yu İstilası”. Moğollar olmasaydı Galile dünyanın güneş etrafında döndüğünü keşfedemezdi demiyorum elbette. Bunu hiç şüphesiz bir başkası yapardı. Tarih, biraz da talih demektir 😉🤗
Sevgiler 💞
BeğenLiked by 1 kişi
Gerçekten bravo… Tarih ve bilim muhteşem şeyler.. özellikle bilimin geniş ağı bizi tüm dallarına götürüyor… bunu da tarih izlemekte… Ben Galileo için bu kadar derine inmedim… Ama sizin bilginize sağlık… Sevgiler,Esra
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel kız görünce Türkiye’deki tüm erkeklerinin herbiri bir anda deha oluveriyorlar. Demek ki Aziz Nesin’in dediği gibi “Türk Milletinin Yüzde 99’u Aptaldır.” demek çok da doğru değilmiş. Hehe 😃
BeğenBeğen