İçeriğe geç

KategoriDin

RUH KODUNU HATIRLA

Belki orada bir şifacı kadındım, ay ışığında bitkilerle konuşan…
Belki bir kehanet taşıyıcısıydım, yıldızlara bakıp savaşların kaderini okuyan…
Belki de orada, bir aşkın, bir sürgünün, bir sözün yankısıyım.

EVRENİN DERİNLİKLERİNDEN KAPANAN PERDE: KAYIP IRKLARIN GİZEMİ, ŞEYTANIN ÇEHRESİ VE İNSAN RUHUNUN SONSUZ SAVAŞINA DAİR ŞOK EDİCİ KEŞİFLER

Bu, sadece bir savaş değil; ruhun karanlıkla olan sonsuz mücadelesidir! Şeytan ve onun yaratıkları insanın ışığını söndürmeye çalışırken, gerçek insanlık ruhsal bir uyanışla karanlıkla yüzleşip, zafer kazanarak evrenin dengesini yeniden kuracak. Sonsuz bir savaş başlıyor ve sen, bu büyük uyanışa katılmak için çağrıldın!

Yıldız Tohumu Olduğunuza Dair İşaretler: Ruhunuzun Derinliklerinde Saklı Evrensel Bağlantılar

Yıldız tohumları, evrenin sonsuz derinliklerinden gelen ruhlar olarak, dünyaya farklı bir bilinç ve titreşimle gelirler. Onların varlığı, sıradan bir insandan çok daha ötedir; yaşamları boyunca derin bir evrensel bağlantı hisseder … Continue Reading Yıldız Tohumu Olduğunuza Dair İşaretler: Ruhunuzun Derinliklerinde Saklı Evrensel Bağlantılar

Kozmik Enerjilerin Zirve Noktası: Aslan Kapısı Portalı ve Yükseliş Süreci

Aslan Kapısı Portalı, Sirius’un gücü ve Orion Kuşağı’nın Giza Piramitleri ile hizalanmasıyla, evrensel enerjilerin yeryüzüne aktığı derin bir enerji portalıdır. Bu süreçte, bireyler kalp çakrası ve Güneş Pleksusu gibi enerjisel merkezlerin aktivasyonu ile derin bir içsel dönüşüm yaşar. Aynı zamanda bu kozmik hizalanma, kolektif bilinçte de uyanışı tetikleyen bir arınma süreci başlatır.

ZAMAN YENİDEN BAŞLARKEN: BİRLEŞME VE BİRLEŞTİRME VAKTİ GELDİ

Çağımızın en büyük derdi olarak gösterilen, birbirlerinin hakkından bir türlü gelemeyen ve birbirlerine devamlı diş bileyen iki düşman güç haline gelmiş gibi gösterilen bilim ve dinin aslında kainattaki her şeyde olduğu gibi bir bütün halinde kullanılıyor oluşlarını bilseydik her şey nasıl değişebilirdi?

NARDUGAN’INIZ KUTLU OLSUN!

‘’Türkler’in Orta Asya’dan göç etmeden ve tek tanrılı dinlere geçmeden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” buluyor. Bu ağacın tepesi, gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna “hayat ağacı” diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde de görebiliriz. Tanrı Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kırmızı kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. Güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “akçam ağacı” altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar; dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan. İnanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafında şarkılar söylenip oyunlar oynanıyor. Yaşlılar ziyaret ediliyor; aileler…