Geçmiş Yaşam Kodun Açığa Çıkıyor: 18 Harita Ruh Dosyanı Açıyor. Gerçekte Kim olduğunu Çözmeye Hazır mısın?
18 Vedik harita, ruhunun gizli odalarını, geçmiş yaşamının gölgelerini ve çözülmeyi bekleyen karmasını ortaya koysa, buna hazır mısın?
DÜNYANIN EN KÜÇÜK FABRİKASI ''İNSAN''
''İNSAN''
18 Vedik harita, ruhunun gizli odalarını, geçmiş yaşamının gölgelerini ve çözülmeyi bekleyen karmasını ortaya koysa, buna hazır mısın?
Bugün, bir zamanlar tabu sayılan, “hurafe” diye küçümsenen ya da yalnızca gizli topluluklarda fısıldanan ezoterik ilimler, dünyanın önde gelen üniversitelerinde ders programlarına girmiş durumda. Bu, çağımızın ruhsal bir uyanış içinde olduğunun en somut göstergesidir.
Belki orada bir şifacı kadındım, ay ışığında bitkilerle konuşan…
Belki bir kehanet taşıyıcısıydım, yıldızlara bakıp savaşların kaderini okuyan…
Belki de orada, bir aşkın, bir sürgünün, bir sözün yankısıyım.
“Cahiliye dönemini okuyoruz, anlatıyoruz ama… Acaba biz çok uzak bir tarihi mi okuyoruz, yoksa hâlâ iz düşümlerini yaşadığımız bir hakikati mi?”
Bu Ramazan, sadece bir ay değil, bir kozmik geçiş. Kalbini ilahi ışığa açan herkes için yeni bir bilinç, yeni bir başlangıç, yeni bir kader doğuyor.
Bu, sadece bir savaş değil; ruhun karanlıkla olan sonsuz mücadelesidir! Şeytan ve onun yaratıkları insanın ışığını söndürmeye çalışırken, gerçek insanlık ruhsal bir uyanışla karanlıkla yüzleşip, zafer kazanarak evrenin dengesini yeniden kuracak. Sonsuz bir savaş başlıyor ve sen, bu büyük uyanışa katılmak için çağrıldın!
“Mağdurum, mağdurum, mağdurum” diyen insanlardan uzak durmak, hem ruhsal hem de zihinsel sağlığımızı korumak için önemlidir, çünkü sürekli mağduriyet dile getirmek, kişiyi güçsüzleştirip negatif bir enerji yayar. Sağlıklı bir yaklaşım, sorumluluk almak, güçlü kalmak ve çözüm odaklı bir tutum benimsemekle mümkündür.
Psisik saldırılardan korunmak için bilinçli enerji yükseltme, ruhsal pratikler ve kozmik düzenle uyum içinde olmak, kişinin içsel gücünü geliştirip negatif varlıkların etkilerinden uzak kalmasını sağlar.
”Ruhsal aydınlanma, bireyin içsel huzurlarını bulduğu ve geçmişin zincirlerinden kurtulduğu bir süreçtir. 5D bilincine geçişi en yüksek portnsiyeli keşfetme yolculuğunun anahtarıdır. ”
Bir zamanlar, gökyüzünün engin mavi derinliklerinde, Savaş Tanrısı İndra oturmuş, aşağıdaki dünyaya bakıyordu. Gözleri, insanların çamurlu su içinde dans ederken, neşeyle güldüklerini gördü. Göz kamaştıran bu sahne, İndra’nın ruhunu sarmalayan … Continue Reading İndra’nın Dünyaya İnişi: Bir Yolculuk
Değerli Okuyucularım, Yeni eğitimlerle ilgili edinmiş olduğum bilgileri sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Uzun süre araştırıp üzerinde düşündüğüm bu bilgi, hem benim için hem de sizler için oldukça değerli olabilir. Geçmişte … Continue Reading MOOLTRİKONA GÜCÜ
Yıldız tohumları, evrenin sonsuz derinliklerinden gelen ruhlar olarak, dünyaya farklı bir bilinç ve titreşimle gelirler. Onların varlığı, sıradan bir insandan çok daha ötedir; yaşamları boyunca derin bir evrensel bağlantı hisseder … Continue Reading Yıldız Tohumu Olduğunuza Dair İşaretler: Ruhunuzun Derinliklerinde Saklı Evrensel Bağlantılar
Aslan Kapısı Portalı, Sirius’un gücü ve Orion Kuşağı’nın Giza Piramitleri ile hizalanmasıyla, evrensel enerjilerin yeryüzüne aktığı derin bir enerji portalıdır. Bu süreçte, bireyler kalp çakrası ve Güneş Pleksusu gibi enerjisel merkezlerin aktivasyonu ile derin bir içsel dönüşüm yaşar. Aynı zamanda bu kozmik hizalanma, kolektif bilinçte de uyanışı tetikleyen bir arınma süreci başlatır.
Evrenin ve insanlığın birbirine bağlılığı, yaşam deneyimleri aracılığıyla daha yüksek bir forma ulaşma arayışını ifade eder. İç ve dış dünyalar arasındaki zıtlıklar, evrensel bir denge içinde eşzamanlı olarak tezahür eder. İnsanlar bu kozmik görev içinde ya uyanır ya da illüzyonun parçası olarak kalır.
Çağımızın en büyük derdi olarak gösterilen, birbirlerinin hakkından bir türlü gelemeyen ve birbirlerine devamlı diş bileyen iki düşman güç haline gelmiş gibi gösterilen bilim ve dinin aslında kainattaki her şeyde olduğu gibi bir bütün halinde kullanılıyor oluşlarını bilseydik her şey nasıl değişebilirdi?
‘’Türkler’in Orta Asya’dan göç etmeden ve tek tanrılı dinlere geçmeden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” buluyor. Bu ağacın tepesi, gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna “hayat ağacı” diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde de görebiliriz. Tanrı Ülgen, insanların koruyucusu; sakallı ve kırmızı kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor. Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. Güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu Türkler, büyük şenliklerle “akçam ağacı” altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin, diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar; dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrı’dan. İnanca göre, bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu bayram için evler temizleniyor ve güzel giysiler giyiliyor; ağacın etrafında şarkılar söylenip oyunlar oynanıyor. Yaşlılar ziyaret ediliyor; aileler…