İçeriğe geç

MARATHON KOŞUSU

MÖ. 800-500 arasındaki 300 yıl içinde Avrupa’da en şaşırtıcı ve ilginç biçimde değişen şehir Atina’ydı. Bu yüzyılların sonunda belki ticaret dışında bir dünya gücü değildi ama tüm zamanların büyük politik deneylerinden birini gerçekleştirmek üzereydi.

İşte bu zamanda insanlık tarihi, bir bunalıma girmiş, her yeri huzursuzluk sarmıştı. Kent devletlerinin gelişmeye başlaması sonucu, buralarda oturan zengin ve soylu sınıf çok güçlü; tiranlar kendilerini zorla kabul ettiren; Mısır’da ve Lidya’da olduğu gibi devleti ele geçirip kuvvetle yönetmeye çalışan taraf olmuşlardı. Soylu sınıf ve tiran yönetim şekliyle bir bütün olan bu sistem güçlü, vahşi, disiplinli, soru sordurtmayan, katı yürekli insanların, halkın üzerinde rahatça hegomanyalarını sürdürmelerine sebebiyet vermişti.

Atinalı devlet adamı Solon bu yönetim şekline ilk müdahaleyi gerçekleştiren kişi olmuş, hem bir hakem hem de yasa koyucu olarak aristokratik yönetimi değiştirmiş ve bazı toplumsal sonuçları Yunanların lehine çevirmişti.

Beşinci yüzyılda da halen devam etmekte olan bu yerel tiranlıklar furyası insanların da ayaklanmasıyla nispeten bir ölçü de azaltmış ve ondan sonra şu anda da hala etkisini sürdüren aydınlanma ve gelişme sürecinin bir parçası olmuştu.

Halkın da ayaklanmasından kısa bir süre sonra Akropolis yakınındaki flika tepesinde ‘’bütün erkeklerin konuşma ve şehir devletini nasıl yönetileceğini oylama hakkı olan’’ çarpıcı bir toplantı düzenlenmişti. Yunanlar bu oylamayla yönetim şeklini iki seçeneğe bırakmışlar: halk, insanlar, egemenlik, güç ya da yönetim; diğeri halk, egemenlik, insanları yönetme şekli ve demokrasi.

Büyük ölçüde halkın iradesinden yana kullandıkları bu yönetim şeklinin ardından kısa bir zaman sonra Atinalılar kurdukları bu yeni düzeni, yani, özgürlüklerini yabancıların saldırıları karşısında korumak zorunda kalacaklardı.

Orta Doğu’dan batıya doğru hızla hareket eden istilalarıyla ünlü Persler, Anadolu’daki Yunan şehirlerini tehdit edecek kadar etkili biçimde ilerlemiş, Atinalıların taze demokrasilerini yok etmek için geleceklerdi.

Miletos’da (Milet, Didim) Ionia Ayaklanması’nı destekleyen ve tahrip edilen Sardes’in öcünü almaya gelen Persler,  Atina’ya saldırmak için epeyce bir bahanesi vardı. Hatta Atina’ya karşı o kadar öfkeliydi ki; Pers Kralı I. Dereios zamanında her sofraya oturduklarında hizmetçisine ‘’Efendimizi, Atinalıları unutmayınız!’’ şeklinde seslenmesini emretmişti.

Henüz hiç bir, Yunan ordusu savaşta Persleri yenememiş, Persler namlarıyla Atinalı askerlerin yüreklerine korku salmıştı bile. Savaştan önceki akşam Yunan Komutanı Miltiades şanslarının az olduğunu anlamıştı. Çünkü asker sayısı açısından ikiye karşı birlerdi. Ayrıca profosyonel bir ordu da değillerdi. Sıradan vatandaşlar, çiftçiler, dükkan sahipleri, tüccarlar; aralarında oyun yazarı Eshilos ve kardeşi de vardı. Bu iki ordu Marathon isimli yerde karşılaşacaklardı.

Datis ve Artaphernes komutasında yola çıkan Pers donanması, Atina ve Eritrai’yı yakmak için Ege Denizi’ni aşarak Yunanistan’a ayak basmıştı. (MÖ. 490) İstilacılar, yedi gün süren bir harekattan sonra istedikleri gibi önce Eretria’yı yakmış, daha sonra Atina’yı da ele geçirmek için şehrin 30 km uzağında olan Marathon Körfezi’nde doğru gemilerine atlayıp yola çıkmışlardı. Yorgunluktan bitap düşen Atinalılar şimdi de şehirlerini korumak için 30 km koşacaklardı. Yunanlar tam zamanında varmış ve Pers filosu geri dönmüştü.

Pers Komutanı Datis, Yunanların kolayca teslim olacağı inancındaydı. Onları ok atışlarıyla bunaltmayı, sonra da süvari saldırısıyla parçalamayı umuyordu. Ama makul her türlü beklentiye karşın Miltiades beklenmeyen bir strateji planlamıştı. Yunanlar saldırıya uğrayacaklarını bekleyeceklerine Perslere doğru ilerlemişlerdi. Bu Persleri oldukça şaşkına çevirmişti. Önce Persleri ortalarına çekmiş, sonra orta bölümü özellikle zayıf bırakmış, yanları güçlü tutmuş ve düşmanı çevirmelerini emretmişti. Bu taktikle Persler kıskaca alınmış ve sıkışmışlardı.

Miltiades komutasındaki Atinalılar Persleri büyük bir yenilgiye uğratmış, Savaşı Yunanlar kazanmıştı. Ölen 6000 Pers askerine karşın, Atinalıların ölü sayısıysa 200’den azdı. Onlardan biri de Eshilos’un kardeşiydi.

Taze kurulan demokrasileriyle ve ardından Pers bozgunuyla özgüveni yeniden yerine gelen Yunanlar, Yunan altın çağının müjdesini vermişlerdi.

Atinalıların ilk kez Persleri kovduğu Marathon Savaşı’nda henüz 35 yaşında olan genç asker Eshilos’sa, Yunanların en etkileyici trajedilerinden bazılarını yazarak tarihteki en büyük oyun yazarlarından biri olmuştu. Böylelikle Antik dünyanın en önemli edebiyat ve kültür dönemimin kapılarını açan Eshilos, Yunan askerlerinin cesaret ve dayanıklılık sınavını verdiği ”Marathon koşusunu” ‘’Eski Yunan Tragedyaları’na’’ yazmış, bugün hala ”Modern Olimpiyat Oyunlarında” anılmasını sağlamıştır.

MÖ 5. yüzyılda Atina Akropolisi’nde inşa edilmiş, Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilen Parthenon, altın ve fildişinden yapılmış bir Athena’yı içermekle birlikte, yalnızca Atina’nın şehir tanrıçasını onurdandırmak için değil, aynı zamanda Perslere karşı Atina’nın bütün Yunanistan’ın önderi olma rolünü de kutlamak amacıyla yapılmıştır. Özgürlükleri ve demokrasi için savaşarak ölen Atinalıları!

Her şeyden önce uygarlığımıza tanıklık eden Atinalıların kurduğu demokrasi, yüzyıllar boyunca korunmuş zaman zaman sekteye uğrasa da bugün hala varlığını sürdürür halde birçok devlet sınırları içinde egemenliğin gerçek sahibinin yaşayan halk olduğu mesajını vermektedir.

Sevgilerimle,

Esra DOĞRUL

Kaynakça: Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedtsi III. Cilt-Eski Yunan-Peter Levi

Eski Yunan Tarihi- Oğuz Tekin

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: