EVRENİN BİZLE BULUŞTURDUĞU 6 RUHSAL DÖNÜM NOKTASI: HER BİRİ BİZİM YOLCULUĞUMUZUN KADERİ
“Hayatımıza giren her insan, ruhsal yolculuğumuza katkı sağlamak ve bizi dönüştürmek amacıyla evren tarafından gönderilmiş bir öğretmendir.”
DÜNYANIN EN KÜÇÜK FABRİKASI ''İNSAN''
''İNSAN''
“Kendi ruhunun derinliklerine inmeden, hiçbir kalp senin gerçek ışığını göremez.”
“Mağdurum, mağdurum, mağdurum” diyen insanlardan uzak durmak, hem ruhsal hem de zihinsel sağlığımızı korumak için önemlidir, çünkü sürekli mağduriyet dile getirmek, kişiyi güçsüzleştirip negatif bir enerji yayar. Sağlıklı bir yaklaşım, sorumluluk almak, güçlü kalmak ve çözüm odaklı bir tutum benimsemekle mümkündür.
Psisik saldırılardan korunmak için bilinçli enerji yükseltme, ruhsal pratikler ve kozmik düzenle uyum içinde olmak, kişinin içsel gücünü geliştirip negatif varlıkların etkilerinden uzak kalmasını sağlar.
”Ruhsal aydınlanma, bireyin içsel huzurlarını bulduğu ve geçmişin zincirlerinden kurtulduğu bir süreçtir. 5D bilincine geçişi en yüksek portnsiyeli keşfetme yolculuğunun anahtarıdır. ”
Bir zamanlar, gökyüzünün engin mavi derinliklerinde, Savaş Tanrısı İndra oturmuş, aşağıdaki dünyaya bakıyordu. Gözleri, insanların çamurlu su içinde dans ederken, neşeyle güldüklerini gördü. Göz kamaştıran bu sahne, İndra’nın ruhunu sarmalayan … Continue Reading İndra’nın Dünyaya İnişi: Bir Yolculuk
Evrenin sırları, şimdi yeni bir döngüye açılıyor; karanlığın parazitleri, özellikle Gözcü, evrenin derinliklerinden silinmeye hazırlanıyor. Bu parazit, düşüncelerimizin gölgelerinde saklanarak bizleri etkisi altına alıyor, içsel huzurumuzu bozan bir bulut gibi. … Continue Reading “IŞIĞIN UYANIŞI: KARANLIĞIN DERİNLİKLERİNDE KOŞAN RUHLAR VE KOZMİK DÖNÜŞÜM”
Değerli Okuyucularım, Yeni eğitimlerle ilgili edinmiş olduğum bilgileri sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Uzun süre araştırıp üzerinde düşündüğüm bu bilgi, hem benim için hem de sizler için oldukça değerli olabilir. Geçmişte … Continue Reading MOOLTRİKONA GÜCÜ
Yıldız tohumları, evrenin sonsuz derinliklerinden gelen ruhlar olarak, dünyaya farklı bir bilinç ve titreşimle gelirler. Onların varlığı, sıradan bir insandan çok daha ötedir; yaşamları boyunca derin bir evrensel bağlantı hisseder … Continue Reading Yıldız Tohumu Olduğunuza Dair İşaretler: Ruhunuzun Derinliklerinde Saklı Evrensel Bağlantılar
Aslan Kapısı Portalı, Sirius’un gücü ve Orion Kuşağı’nın Giza Piramitleri ile hizalanmasıyla, evrensel enerjilerin yeryüzüne aktığı derin bir enerji portalıdır. Bu süreçte, bireyler kalp çakrası ve Güneş Pleksusu gibi enerjisel merkezlerin aktivasyonu ile derin bir içsel dönüşüm yaşar. Aynı zamanda bu kozmik hizalanma, kolektif bilinçte de uyanışı tetikleyen bir arınma süreci başlatır.
Evrenin ve insanlığın birbirine bağlılığı, yaşam deneyimleri aracılığıyla daha yüksek bir forma ulaşma arayışını ifade eder. İç ve dış dünyalar arasındaki zıtlıklar, evrensel bir denge içinde eşzamanlı olarak tezahür eder. İnsanlar bu kozmik görev içinde ya uyanır ya da illüzyonun parçası olarak kalır.
Dünya, birçok varlığın ‘’evrim yasalarıyla’’ kuşatılmış bir plesenta ile çevrilidir. Bu plesentayı bilen ‘’Kolektif Yönetici Sistemi’’ insanoğlunun çok uzak geleceğini de kuşkusuz bilmektedir. Bu Sistem ve onun Hiyerarşik ruhsal planları, … Continue Reading İNSANI AYDINLATAN BÜYÜK BİLGİLER: KEHANETLER
Sn. Fatih Altaylı’nın hazırlayıp sunduğu ‘Teke Tek’ programında her yeni yıla girerken konuk olarak aldığı kitaplarına ve bilgisine hayran kaldığım Astrolog-Yazar Sn. Öner Döşer’in ‘’Gezegenlerin Gücü ve Gezegenlerin Kavuşumu’’ adlı kitabında da bahsettiği üzere ‘’Salgınlar’’ hakkında referans gösterdiği 19. Yüzyılın ilk yarısında yaşamış Ankaralı müneccim-şair Müderriszâde Sadullah el-Ankaravî’nin 1345-1351 yılları arasında yayılmış olan ‘Kara Veba’ salgın hastalığı hakkında yaptığı yorumlara değinip, büyük düşünürlerin de dediği gibi, o dönemde çıkmış olan veba salgınının hangi hakikate dayalı olduğunu ve Avrupa’ya nasıl hızla yayıldığını tarihi kaynaklarıyla birlikte sizlere bahsedeceğim.
“ …Beşinci gün bir dağa vardılar; dağın adı Thekhes idi. Öncüler dağa vardığında ve denizi gördüklerinde büyük bir gürültü koptu. Ksenophon ve artçılar bunu duyunca ön taraftan da başka düşmanların saldırdığını düşündüler….Çığlık devamlı çoğalıyor ve yakınlaşıyordu, civardaki askerler de devamlı çığlık atan askerlere doğru koşuyordu. Askerlerin sayısı arttıkça çığlık çok daha güçlü hale geldi; Ksenophon artık çok önemli şeyler oluyor diye düşünmeye başladı ve atına atladığı gibi yanına Lykioslu süvarileri alıp yardıma koştu. Hemen ardından askerlerin “Deniz! Deniz!” diye haykırışlarını ve bu haykırışların ağızdan ağıza yayıldığını duydular. Ardından bütün artçı birlikler koşmaya başladı; hem yük hayvanları koşuyordu hem de atlar… Herkes zirveye vardığı anda, komutanlar ve yüzbaşılar da dahil olmak üzere hepsi gözyaşları içinde birbirlerine sarıldılar….”
Taze kurulan demokrasileriyle ve ardından Pers bozgunuyla özgüveni yeniden yerine gelen Yunanlar, Yunan altın çağının müjdesini vermişlerdi.
Atinalıların ilk kez Persleri kovduğu Marathon Savaşı’nda henüz 35 yaşında olan genç asker Eshilos’sa, Yunanların en etkileyici trajedilerinden bazılarını yazarak tarihteki en büyük oyun yazarlarından biri olmuştu. Böylelikle Antik dünyanın en önemli edebiyat ve kültür dönemimin kapılarını açan Eshilos, Yunan askerlerinin cesaret ve dayanıklılık sınavını verdiği Marathon koşusunu ‘’Eski Yunan Tragedyaları’na’’ yazmış, bugün hala ”Modern Olimpiyat Oyunlarında” anılmasını sağlamıştır.
MÖ 5. yüzyılda Atina Akropolisi’nde inşa edilmiş, Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilen Parthenon, Perslere karşı Atina’nın bütün Yunanistan’ın önderi olma rolünü de kutlamak amacıyla yapılmıştır. Özgürlükleri ve demokrasi için savaşarak ölen Atinalıları!
Mısır dininin büyük ve önemli bir bölümünü, büyülü adlar, efsunlar, resim, sembol ve muskaların gücü oluşturuyordu. Doğaüstü sonuçlar elde etmek için tüm bu birleştirmeleri sesle telaffuz ederek ayinler yapıyorlardı. Bu onların itikatının bir parçasıydı. Ve biliyoruz ki dünya tarihinde, Mısırlıların uygarlıkta elde ettikleri sürekli ilerleme ve sonunda ulaşmış oldukları yüksek entelektüel gelişimleri, bu inanç ve ilahi güçlerle formüle ettikleri kuralları uygularken gösterdikleri titizlik ve dinsel büyüye bağlılıklarıyla diğer milletler arasında en dindar ve en batıl itikatlı millet olma ünvanını kazandırmıştır. Bir bütün olarak baktığımızda haklı olarak kazanmış oldukları bu şöhret, Mısır büyüsü, Mısır’daki hanedanlık öncesi ve tarih öncesi insanların yeryüzü ve yeraltının, havanın ve gökyüzünün, görünen ve görünmeyen sayısız varlığın, insanın hayrına ve şerrine doğru yönlendirilebildiğine ve sayısız spiritüel konuya duyulan ilgi onlar sayesinde ikna edici olmuştur.